2 Temmuz 2015 Perşembe

BÜYÜKSÜN JOHN: BİLMEK GİBİSİ

 Gelişime asla küsmeyen, ömür boyu okumaktan, izlemekten, dinlemekten, düşünmekten vazgeçmeyen; ailelerinin, çevrelerinin Google'ı, Britannica'sı olan herkese selamlar.

Bir kişinin eşini, arkadaşını hayranlık duyduğu, gıpta ile baktığı bir kitap, referans, arama robotu, aydınlanacak bir güneş olarak görmesi ve saygıyla bunu karşılaması ne güzel bir davranış.

Bizim kirlenmiş ve çürütülmüş sosyal genetiğimizde ise genellikle aynı eşten "herşeyi sen bilirsin, di mi?" ya da "çok bilmiş seni" gibi; kişiyi biliyor olmaktan dolayı aşağılayıcı ifadeler duyabilirsiniz.

Çünkü ilkel kabile moduna geçirilerek salt tüketime azmettirilmiş toplumlarda, bireyler arasındaki değiştirici etkileşim; düşüğün yükseğe imrenerek kendini de iyi ve doğru olana çekme zahmetine değil, yükseğin aşağılanarak, dışlanarak aşağı çekilmesi kolaycılığına dayanır.

Bakın etrafınıza; ne de çok teyit edici ilişki göreceksiniz. Sahanda su döven ama bu durumlarını korumak için ellerinden geleni yapanlar. Oysa...

"Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?"

"Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp" ama kimileri o ayıbı gurur sebebi, bilmeyi ise tuhaf birşey olarak görmeye devam ediyorlar.

Bu anormallik tersyüz olmadıkça, İbn-i Sina'nın söz ettiği gibi ilim ve sanat fellik fellik kaçmaya devam edecek. Bu hastalıklı bitkilerden türeyen tohumlar da bir sonraki neslin bilmeden böbürlenen, değer üretemeyen ama önemli olmak için her çılgınlığı yapan, yaşamın amacını tüketmekte arayan, bilgi veren bir televizyon kanalıyla karşılaştığında öcü görmüş gibi hemen eğlenceye "zap"layan kişiliklerini oluşturmaya devam edecekler.

Ne diyelim, büyüksün John. Nasıl da programladın koca koca ülkeleri bilmemeye ve düşünmemeye; sadece senin ürettiklerini tüketmeye, kültür diye senin verdiklerinle yatıp kalkmaya.
 
Cem TURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder