22 Temmuz 2011 Cuma

ZAMANE: ABBREVIATIONS !

Büyük kızımın altıncı yaşgününe iki ay kaldı ve bu yıl erken okula başlayanlardan oldu, kendileri. Okumayı keşfeden her insan ne yapıyorsa o da öyle yapıyor, önüne gelen herşeyi okuyor! :)

Evde ondan iki numara küçük bir kızım daha var. Yapıları ya da burçları gereği, aralarında uzayıp giden bir liderlik çekişmesi var. Bir evde bu yapıda iki çocuk, daha da kötüsü :) naz küpü, politik davranış uzmanı iki kız olunca ortalıkta gerçekten bazen kıyamet sahneleri yaşanıyor.
İşte bundan ötürü; genellikle okumalarıma onların uyku saatinden sonra başlayabiliyorum. Avamın yavaş yavaş uykuya çekildiği saatlerde ben nöbetçi kalıyorum...

Geçenlerde henüz kızlarımın uyku saatleri civarı biraz erken açmıştım kitabımı. Kütüphaneden o gün aldığım, belliki kimsenin elinin değmediği, yeni baskı, gıcır gıcır, "Location Based Systems" adında bir kitabın girizgahındaydım. Kitabın tasarımı adeta bir tez çalışması gibiydi. Başta içindekiler, tablo listesi, şema listesi, özet... Derken kısaltmalar listesinin bile tek başına, daha önce bu konuda bir kitap okumamış, benim gibi birisi için ne de öğretici olduğunu düşündüm ve o sayfalara takıldığım bir anda yanımda kızımı buldum.
İnceden inceye açık sayfayı süzdü, mırmır diye birşeyleri okudu. Sonra okuduklarından seçtiği bir kaçını, klasik "baba bu ne?" sorularıyla bana doğrulttu. Dilimin döndüğünce birşeyler söyleyip yüzümün akıyla bu sınav gibi sorguyu savuşturmaya çalışırken konu kısaltmalara geldi:

- Baba bunlar ne?
- Kısaltma kızım.

- Kısaltma ne demek?

- Sürekli aynı ve uzun kelimeleri kullanmamak için genellikle başharflerinin kullanılması.
- Neden baba, yazanlar çok mu yorulmuş?

- ???
- Tembellik mi yapıyorlar?

- ??? !!!
...

Biraz mırmır yaparak bir şeyleri hesapladıktan sonra,
- UGBİG Baba !

- ???
- O nedir kızım?

- Uykum Geldi Babacığım, İyi Geceler…!
Ne diyeyim, zamane! :)

19 Mayıs 2011 Perşembe

ŞİİR: ATAMIN DOĞUMGÜNÜ

Kendimi hariç tutarak, verebildiysem bir küçük fayda
Koca bir yılda bu millete, bu vatana, bu toprağa
Lafla peynir gemisi yüzdürmeden, el ense klimalı odada
Bir acıya derman, bir haneye ışık, hastaya şifa…
O denli sayarım beni  sana yaraşır, mirasına yaklaşır.
Bu yıl da ölçtüm, tarttım; daha varmaya çok yolum var,
Seneye Allah Kerim;  dökecek ter ve azmim sinemde var.
Seni, düşünceni aramadım şakşaklarda, meydanlarda
Ülküsü ve projesi olana, malayani için zaten zaman dar.
Ehli keyiften sormasınlar vatanı severliğim kaç dirhem
Ayinesi iş kişinin, lafına bakma, der Ziya dedem.
Hatam, kusurum çoktur; düzelten başıma taç olsun,
Lakin ben yapmam,  sen de yapma diyenin; zebaniden farkı mı var?
Bugün doğum günün Atam; nice mutlu yıllara… Gelecek yıla,
Sana söz; daha çok gerçekleşmiş idealle geleceğim kapına,
Daha çalışıp, daha uykusuz sabahlayacağım Allah izin verirse.
Aldırmam kem göze, güya yoldan edecek şom dile.
Sen başlattın silkinişi, yaktın mücadele ateşini
Lakin yetmedi, envai çeşit ucubenin halkıma kini.
Gerçeği;  dünyaya misal mücadele bitmiş değil,
Haddini bilmez zırzop çok;  hala derler:  Durma,  eğil!
Sözüm onlara değil, şaşkın bizi bilmez, şuursuz.
Sitemim güya entele, tembel yatan gayretsiz.
Kurtuluşa çıktığın Mayıs’ın Ondokuz’una selam olsun,
Kıyamete dek,o büyük gün  memleketime kutlu olsun.

Cem TURAN
19.09.2009

18 Mart 2011 Cuma

ŞİİR: ÇANAKKALE RUHUNA

Dökülür elbet, kan da dökülür, ter de dökülür
Memleketin bir katre kazancına
Elde kah silah kah kalem
Hakikati sokmak için batılın kafasına

Uyuttular beni hep, laylaylom şarkılarla
Hikaye gibi anlattılar, ecdadın vakarını
Atam sen kalk yatayım demek, değil
Ödemek bunca kahramanlığın tutarını

Seni bir bayram yapmayacağım
Yine boş seremoniyle gelip geçen
Muhasebe günümdür benim
Bir önceki yıldan ne kattım ona, senden verilen

Kanın ile sulanmış şu toprağa
Medeniyet diye bir şey kılabildiysem
Ve anaları susturup, bebeleri güldürdüysem
Onurla memleketim, diyebildiysem
Hakkını helal et, girmeden mezara

Ey varlık yüzü görmemiş asil can
Dengi değil hiçbir şey katrece senden kan
Olsun, gün gelir ben de  emaneti veririm
Vatandan gayri, her malayaniden geçerim.

Gelip görsün senin meydanını nice nesil
Asra vardı ayrılık, ecdad rahatta mısın?
Gayretimle umulur, olurum sana vekil
Ey Anadolu söyle, hala yasta mısın?

Gülsün artık yüzler, yansın ışıklar
Tütsün bacalar, çoşsun umutlar
O vakit top ile kazanılanı
Şimdi ilim ile büyütme vaktidir.

Söylenmedi hiçbir söz, seni tam anlatacak
Şu mısralar dilerim ahdime şahit olacak
Sen kurtardın ben ise bağımsız kılacak
Eğdirmeyecek üstüne bir gölge, hilali batıracak

Ey poşusu, şapkasına karışmış asker
Nerden geldiği değil, mühimi; nerde ikamet eder
Azan, daralan, bozulan varsa dönsün sana yüzünü
Milli ruh ne demek, aç bir de ona göster!

Rahmet eylesin Mevla, kabul etsin şahadetini
Ervaha selam olsun, baki kılacağız hayratını
Lafla peynir gemisi yürüten şaşkına
Yaraşır evlatlığımızla vereceğiz cevabını.

Cem TURAN