19 Eylül 2014 Cuma

CANER TASLAMAN VE BİLİM FELSEFESİ ÜZERİNE

  Felsefe varoluş gerçekleri dışında insanın kendi sanal gerçekliğini üreterek üzerinde yürüyebileceği, limitleri belli olmayan, sadece insana özgü, "bilmiyorum" demek yerine mantıklı veya mantıksız bir yorum getirmenin aşina olunageldiği, bu yönüyle bilgisayar bilimlerinin bilişsel tarafıyla da ilintili olması nedeniyle bizim de aletlerimizden olan ancak yere sağlam basılmadığında, insanın ayağını kaydırararak estireceği sanal tufanlara katıp herhangi bir yere savurma potansiyelinden dolayı özellikle din bilimciler tarafından temkinle yaklaşılan hatta uğraşılmasına pek de cevaz verilmeyen, ziyadesi ile tehlikeli olabilecek bir alan. Ancak ehil eller, tahkik ile bulunmuş sağlamlara inanan yüreklerce kullanıldığında, insanın algılarına sınır koyan perdeleri bir bir aralayan, görünmezi görünür kılan, hissedilmezi hissettiren, öze yakın eden, çok ulvi bir uğraşı da olabilir, felsefe.


  Yıldız Teknik Üniversitesi, Felsefe Bölümü öğretim üyelerinden sayın Prof. Dr. Caner Taslaman hocamın o nadir ehil ellerden, üreten beyinlerden, arayarak bulmuşçasına kıymetdar kıldığı inanç dolu yüreklerden birisi olduğunu kendisinden okuyorum. Kendisinden okuyorum, çünkü her insan okunacak bir kitaptır aslında ve "Oku!" ile emrolunan sadece kitaplardan okumak kadar basit bir cürüm değildir, inancımca.

  Bilim, yoktan var etme uğraşısı değildir. Bilim zaten yaratılmış olanları keşfedip anlama telaşıdır, aslında. Bilim insanının okur yazarlığı budur. Dolayısıyla bir kaşiften beklendiği gibi, keşfedilen her durak, insan için her ortaya çıkan bilinmez, aralanan perdeden görülen mükemmelliğin mimarına mühendisine biraz daha hayranlık üretir, daha yakın kılar O'na.

  "Euroka!" diye bağırana söylenecek söz "Günaydın, Üsküdar'da sabah oldu!" olabilirdi belki de. Çünkü insanın bir gerçeği görmesi, o gerçeğin orada yeni oluştuğunu göstermez. O zaten oradaydı. Bilim neyi keşfederse keşfetsin, o zaten vardı. 


  Tıpkı 1953 yılında DNA'nın keşfi gibi. Keşfedildi de ne oldu? Altı milyar baz çiftlik koca bir bulmacanın, iki metrelik bir şeridin üzerinde dizilmiş halde büzüştürülüp, bu uzunlukla etrafını 400.000 kez sarabileceği hücrenin içerisine sıkıştırılmış olduğunu gören göz, akademik ünvanı ne olursa olsun, kendisiyle ve tüm bildikleriyle adeta alay eden muazzam ilim karşısındaki acziyetini, sahip olduğu bilgilerle deryalar içinde bir katre bile olamadığını görür ve ışığından daha fazla istifade etme güdüsüyle kaynağına yakın olmaktan başka yol olmadığını bilir. Çünkü bilim, hayatın aslına götüren bir taşıttır, bizler için. Bu yoldaki keşifler kreatif olaylar değil, emek yüklü farkındalıklardır. DNA keşfi, sayısız kombinasyonlu sonuç üreten, altı milyar parçalı bir yapboz oyuncağı insanlığın kucağına koydu, aradan geçen 60 yılı aşkın süredir çözülmeyi bekliyor, hala da bundan fersah fersah uzak. Sonuç; bir keşif peşinden bir sürü bilinmezli yeni denklemler üretiyor. İşte burada felsefe çok işe yarıyor.

  Bundan ötürü hayranım ben mesleğime. Bundan dolayı, bilimin içinde, laboratuvarımda ya da tahta başında, kürsüde ya ilmi alırken ya verme uğraşısı içindeyken iade etmeyi dilerim, can emanetimi. Bilgisayar deyip geçmeyin; o da insan gibi muhteşem bir mekanizmanın düşünsel boyutunun modellemesi. Yıllardır ben onu, insanın sırlı dünyasına bir yolculuk aracı olarak gördüm ve bu küçük prototipten yola çıkarak aslı olan beyin hakkında tezler ürettim, düşünceler savurdum. Bu nedenle felsefe ve psikoloji benim en önemli paydaşlarım. Galiba meslektaşlarımdan bu açıdan ayrılıyor, teknik bir mühendislik konusunu sosyal alanla bağdaştırmaya çalışıyorum.

  Pek adetim değildir, kişilere bir yazı atfetmek. Çünkü Madam Curie'nin dediği gibi; önemli olan isimlerle değil, fikirlerle konuşmaktır, ben de böyle inanırım. Fakat mademki bu çağın insanıyım ve özellikle felsefe gibi bir alanda, gerçekten olumlu, nadide, güzel bir örnek görüyorum, o halde bireysel, mütevazi, teşvik edici desteğimi göstermem gerektiğini düşünüyorum.

  İyiki varsınız Caner Hoca, iyiki rozetini gururla taşıdığım üniversitemin düşünce üreten, düşünmeye sevk ederek muhatabına yaşadığını hissettiren bilim insanlarından birisiniz.

Cem TURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder