20 Ocak 2012 Cuma

ŞİİR (TASAVVUF): YEŞİL ERMİŞ

Bin hikmet-i cihan, bir zırnık kabukta nasıl büzüşmüş?
En narin Anka tüyünün, zırhı deldiği nerede görülmüş?
Ana şefkati ile örten toprağın kucağında,
Mahmur tohumun mahzun kökü, şaşma ki taşı bölmüş.

Haddini bilmez misin, söyle ey miskin derviş!
Üç kelam duydun diye, sanma ki oldun ermiş.
Nice mağrur nefis, sapar çıkmaza; yalancı rağbet hatırına,
Deryada nasibinse katre, doyurmaz; olsa da yaşın yetmiş.

Döne döne yan haline, dönen alem içinde,
Ne durdu ki an olsun, hak bulasın rehavete.
Dava görüldü, karar çıktı; cümleye mübarek ola,
Ahvalin oldu hem muallim hem talebe;miyadı, müebbete.

Bulmuş ki ehl-i ilim; yerin bir çekimi vardır,
Buna rağmen koyvermez ağaç; dalın semaya kaldırır.
Bu dahi ibrete kafi; sen aman, yoruldum derken
Yer dibine girsem, yeri; Hak Cem’den çok nebata haktır.

Cem TURAN
Ocak, 2001