15 Ağustos 2015 Cumartesi

HEPSİ BİR ARADA DÜNYA VE ARADAN KAYAN İNSAN

Hayatımıza nasıl da hızlı girdi, "Hepsi bir arada" dünya.

Şampuan ve saç kremi kardeşliğinden sonra hazır porsiyon kahvelerde ikisi, üçü kanka modellerle önümüze geldiler...

Masum, işi sadece yazmak olan mürekkep püskürtmeli ve lazer yazıcılar, sonraları mağrur ve biraz da ehl-i keyif "flatbed" tarayıcılarla evlendiler. O da yetmedi faks makinasını kuma olarak, hane-i saadetlerine dahil edip, bugünün ev ve ofislerinin müstakbel "her derde deva müstahdem Rüstem efendileri" olan "all-in-one/ Hepsi bir arada" cihazlara dönüştüler.

1994'te Türkiye'de GSM pazarının hareketlenmesiyle piyasaya çıkan, nam-ı diğer "takoz" cep telefonlarını hatırlıyorum. Bir telefondan beklenen asli işi zirvesinde yapan cihazlardı. Yıllar içinde kameradan ses kaydedicisine, ivmeölçerden konumölçere, modemden radyoya kadar içine girmeyen kalmadı. O da yetmedi; düpedüz mutasyona uğrayarak "akıl küpü" oldular; aşkımız, vazgeçilmezimiz, müptelalığımız oluveren; fazlaca bir aradadan yazıldılar.

Gazeteler, her ilgi alanına göz kırpan, şıkıdım ilavelerle donandı. Daha çok satmak için Müslüman mahallesinde sofuluğa da büründüler, bilmem kimci muhitinde poster de dağıttılar. Yine hepsi bir arada!


Tatiller bile değişti: Beş yıldızlı otellere doluşmak avamdan oldu. Herşey dahil, "hepsi bir arada" ya; işletmelerin "sinek kapandan" farksız icatları olan bu durumda, kapıdan girince içeride faturayı sonuna kadar tahsil etmek için hominigırtlak tıkınan insan manzaraları aşikar oldu.

Dil yetmedi, bilgisayar, o da yetmedi; sertifika koleksiyoneri oldu insanlar. İşletmeler ve kurumlar hepsi bir arada çalışan adayı arar oldular.

Hepsi bir arada düğün, doğum hatta cenaze organizasyonları çıktı piyasaya. Siz zevkinizden çıtlatıyorsunuz, gerisini onlar hallediyorlar.

Bir özel hastanenin binasına astığı dev boyutlu afişi unutamıyorum: "Doğumda kampanya başladı!" Milleti zorla doğrutacaklar; bir doğum yapana ikincisi yüzde elli, çocuk erkek olursa sünneti bedava, kız olursa sağlık testi! Duyun da inanmayın hepsi bir arada.

Bugünün televizyonları, buzdolapları, otomobilleri... Hepsi ama hepsi kendi içinde bir arada.

AVM'ler de perakende ticarette "hepsi bir arada" icad edilmiş acayip bir çözüm, örneğin: Toka almak için girin, tokanın yanında sülaleye yetecek giyim, kozmetik, gıda, ev tekstili hatta yeni bir otomobille çıkmanız, tümüyle içerideki pazarlama oyununun gücüne bağlı.

Telefon, internet, sayısal televizyon yayın abonelik paketlerini bir düşünün: Ağız tadıyla, sadece tek bir bir hizmeti alabiliyor musunuz yoksa birini aldığınızda, eninde sonunda size satılan ve belki de hiç ihtiyaç duymayacağınız ek ürünlere ücret öder durumuma mı düşüyorsunuz?

...

"Birleşmiş Milletler" duyunca da tüylerim diken diken oluyor. Ne "hepsi bir aradalıkmış" ama! Her renkten, ırktan, türden insan var ama dünyanın hemen hiçbir derdine merhem olmuyor.

...

Giderek komplike hale dönüyor dünya. Giderek hepsi bir aradalar kalıyor arenada, bu yüzden. Ve bu kombinasyon daha da karmaşıklaştırıyor ve neredeyse içinden çıkılmaz hale getiriyor yaşamı. Sonuç: Daha da kompleks, ritmi artan, daha çok koşan gezegen! Sonsuz bir döngü gibi, biri diğerini tetikleyerek devam ediyor.

İnsan ne mi oluyor: Kendinize dürüstçe sorun; bundan yirmi yıl önce kaç kişinin telefon numarasını ezbere bildiğinizi. Çok çok, mütevazi ve küçük telefon defteriniz imdadınıza yetişirdi kırk yılda bir aradıklarınız için. Ya şimdi: Söyleyin, kaç kişinin telefon numarasını anımsıyorsunuz?..

O halde geçmişe göre bugün daha zeki olduğumuzu iddia edemeyiz ama daha aptallaştırıldığımızı, mental olarak körelleştirildiğimize birçok dayanak bulabiliriz.

Daha da önemlisi, bunca "hepsi bir arada" çözümün arasından kayıp giden topu topu bir insanlığımız vardı, o da düştü düşecek.

Ne olurdu, hepsi bir arada sadece külahtaki dondurmada kalsaydı.


Cem TURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder