21 Nisan 2015 Salı

ŞİDDET ÜZERİNE YANLIŞ OKUMALAR (3): RGB, KÜME TEORİSİ VE BAKANLIĞIN AYIBI

Elektronik cihazlarda görüntü oluşturulmak için kullanılan yaygın yöntemlerden biri üç renkli palet kullanmaktır. Ressamın paletinden sadece kırmızı (R, red), yeşil (G, green) ve mavi (B, blue) olduğunu düşünün. Ressam bu üç rengi farklı oranlarda karşılaştırarak her türlü rengi elde edebilir. Monitörlerimizdeki görüntü de bu yaklaşımla üretilir. 


Eğer siz sadece kırmızı (R) boyayı kullanırsanız resminiz kırmızı olur ve gerçek renkleri elde edemezsiniz. Gerçek renkler ancak o paletteki tüm renkleri birlikte kullandığınızda elde edilir. Tıpkı toplumu meydana getiren kadın, erkek, çocuk, yaşlı, engelli, siyah, beyaz, alevi, sünni, Türk, Kürt, Çerkes... unsurların birlikte bir anlam ürettikleri gibi. Bunlardan birini diğerlerinden ayrıştırmak berbat bir TOPLUMSAL RESİM ortaya çıkarır. Bu kaçınılmazdır.

Küme teorisi diye bir mevhum vardır matematikte. Bir bilgisayar mühendisinden başka ne bekleyebilirdiniz, acı ama sosyalcilerin görmek istemediklerine dildar olayım: Hadi bunu konumuza uyarlayalım. Toplum bir kümedir:

Toplum = {kadın, erkek, çocuk, yaşlı, engelli...}

Yaşamın içindeki ahenk, huzur toplum kümesinin bu karışım oranında gizlidir. Oysa bunu idrak edemeyen güya sosyalcilerden bazıları, yetkin olmadıkları alanlarında üretemedikleri SOSYAL çözümleri telafi etmenin yolunu bu kutsi kümeyi parçalamakta, birilerini diğerlerinden ayırıp tecrit etmekte bulurlar ve şöyle bir durum oluşmasına neden olurlar:

Toplum = A U B (Toplum A kümesi ile B kümesinin birleşimidir.)
A = {kadın, çocuk, yaşlı, engelli...}
B = {erkek}

Malumunuz, bir bakanlığımız var: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. O da baştan beri kritik ettiğim bu sanal ve gerçek dışı algı rüzgarına kapılmış gözükmekte maalesef. Neden mi? Açtığı telefon hattının adı: "Alo 183: Aile, kadın, çocuk, özürlü, yaşlı danışma hattı" (erkekler danışamaz)


Yani tam anlamıyla yukarıdaki A ve B kümeleri olarak toplumu ayrıştırmanın karşılığıdır, bakanlığın olaya bakışı. Güya şiddetin yegane müsebbibi olan B kümesini Toplum kümesinden çıkararak dertsiz, sorunsuz bir A kümesi elde etmeye çalışıyor. Halbuki (Toplum - B <> Toplum) toplumdan B çıkarılarak elde edilen şey artık toplum denemez. Daha problemli, eksik, ayrışmış, genetiği bozulmuş, gerilim yüklenmiş ve tabi yapısından uzaklaştırılmış, antisosyal bir koloni elde edilir, çok çok. Ve unutulmamalıdırki; ötelenen daha çok gerginleşir ve daha çok şiddet gösterir.

Sosyolojik bir olay, matematikle ancak bu kadar anlatılabilirdi herhalde. Hiç değilse, politik ve yuvarlak değil, dobra dobra gerçeğin formülasyonu oldu.

Garibime gidiyor; bu tespitleri benim yapmam, bunca sosyal uzman dururken. Bu denli şiddetin sosyal kütlesini artırıcı bir stratejiye kim, hangi akıl tutulmasıyla karar vericileri azmettirir, bilinmez. Aslında bu kusurdur, toplumu ak kara, bin türlü paydaya sürekli ayrıştırarak şifa bulmayı uman ama bir türlü buldurmayan hastalık. 

Dolayısıyla yıllar içinde bu çarpık algı da toplumun sosyal genetiğine yerleşir ve kabul görür. İşte size yeni bir hastalıklı bakış. Bir hakim önüne KADIN ve ERKEK çıktığında kim 1-0 öndedir? Aynı hakim önüne bir ÇOCUK ve ERKEK çıktığında? Ya ÇOCUK ve YAŞLI ya da KADIN ve ÇOCUK? Hani adalet tarafsız olmalıydı, ön şartlanmamış olmalıydı?

DARASI ALINMAMIŞ BİR TERAZİDEN DE ÖNYARGILARINDAN ARINMAMIŞ BİR TOPLUMDAN DA ADALET BEKLENEMEZ.

Herhalde beni yeterince topa tutacak düşman kazanmışımdır bu yazıyla. Ne yapalım, doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarsa. Bu benim doğru bildiğimi söylememe mani olamaz. Enformatik devrimler yapmadan, ilişkilerimizi yeniden tanımlayarak islah etmeden, devlet aklı "gaza gelip" ateşe barutla gitmekten ve toplum bizzat şiddet eğilimi taşıyanlara yeni ilhamlar verecek gösterilerden vazgeçmeden asla sulh ve huzuru bulmuş, medeni bir toplum olamayız. 

Bu konular üzerinde çalışmak ise yüzlerce tünel, köprü, kentsel dönüşüm projeleri yapmaktan ağır ve maliyetlidir maalesef. Ancak derdimi anlayan ve gereğini yapabilecek erdem ve dirayette insanların konuyu ciddiyetle ele alacaklarına da inanıyorum.

Cem TURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder