28 Haziran 2015 Pazar

TEKNOLOJİ ELİYLE TÜRKÇE KIYIMINA İZİN VERMEMELİ

Çocukluğumdan beridir, ilginç bir şekilde yazının içinde oldum. En iyi derslerimden oldu, Türkçe ve Edebiyat. Kompozisyonlarım hep tam not aldı en zorlu hocalardan. Herkesin sandığı gibi bir sürü kitap devirmek değildi bunun ardındaki neden, iyi gözlemekti, aritmetiğini takip etmek, öğrendiğine sahip çıkmak ve Türkçe'yi korunması gereken bir değer olarak kabul etmekti.

İşte bu hikayelerle dolu yolculuğumda topladığım dile ait doğrularımı alabora eden bir canavarla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Hatta bunun farkına varıncaya kadar, hatanın bende olduğunu düşündüğüm çoğu an bile oldu. En sonunda bildiklerim bilmediklerimle karman çorman bir hal aldığında, hangi kelime bileşik hangi kelime basit ve ayrık olarak yazılır, tereddütteydim.

 Türk Dil Kurumu'nun imla kılavuzuna baktığımda da şaşkınlık yaşadığım zamanlar oldu. Belki de süreç içinde onlarda da değişmeler var. Eski baskı ile şimdiki internet versiyonunda farklar oluşmasına şaşırmamam mümkün değil.
Etrafımız fazlaca "akıllı" teknolojilerle doldu. O kadar ki, sizin yazdığınızı beğenmeyip kendisine göre düzenlemelere gidebiliyorlar. Bunu neye göre yaptıkları ise meçhul, daha kısa bir süre öncesine kadar alfabetik sıralama yaptığında "İ" ile başlayan kelimeleri en sona atan algoritmalar. Türkçe'yi dikkate almazken birden bire ana dili Türkçe olan insanların imla hatalarını düzeltmeye kalkmaları adeta dilimizde bir katliama neden oluyor ve korkarım çok az kişi bunun farkında.

Bana öğretmenlerim "ki" bağlacının hangi durumlarda ayrı hangi durumlarda bitişik yazılacağından bahsetmişlerdi örneğin. Oysa bu "kör gözlü ama akıllı dil üstadı" yazılımlar bitişik "ki" yazılmasını adeta hakaret kabul ediyorlar. Cesaretiniz varsa "birkaç" ya da "birçok" yazın, bakın; ne kıyametler kopuyor.

Gerek ofis yazılımları gerek akıllı cihazları kullanırken, önemli bir tehlike bizi içeriden vuruyor; dilimizden. Bu cihazları kullananların önemli çoğunluğunun genç nesil olması ve gençler arasında zaten acayip bir hazine olan Türkçemiz'in bir iki yüz kelimeye indirgenmiş olması gerçeği birleştiğinde önemli bir yapısal bozunum içinde olmadığımızı, düşünen hangi birey iddia edebilir.

Söylemeyeyim diyorum ama yine söyledim işte. Güle oynaya, modernite adı altında herşeyi sorgulamadan insanlarına sattırmanın, denetim ve sağlayıcılara yaptırım getirmemenin bedeli bir kültürel yıkım olursa, vebali kimin? Dil kültürdür, kültür ise bir toplumu ayakta tutan harç.

Ya da söylediklerimi unutun; "bir kereden bir şey olmaz" kervanına katılın, hızlı yaşayıp genç ölen, "bırak, saçlar dağınık kalsın", "amaan boşver; memleketi sen mi kurtaracan?" diyenlerden oluverin. Sonra da pişkin pişkin, en çok sevdiğiniz; "bu memleket adam olmaz" muhabbetlerine girin.

Karar da bizim, sonuçlarıyla ördüğümüz gelecek de.
 
Cem TURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder