26 Temmuz 2014 Cumartesi

İNSANİ KESMELER

Kesme (Interruption), mutedil çalışmasını yerine getiren bir sistemin, algısı kapsamında olan dış etkenlerin, amiyane tabir ile, dürtmesi sonucu çalışmasına ara vermesi durumudur. Her alanda var olan, sosyal etkileşimin ve iletişimin üzerine oturduğu temel dinamiklerden birisidir.

Bir kaç örnek...

Bir iş yerinde çalışan departmanın, gün içindeki sıradan çalışmasını, üst düzey bir yönetici beklenmedik bir talimatla bir anda değiştirebilir. Oysa o ana kadar bölüm amirinin yönlendirmesine tabi, kendi halinde çalışan insanlardı. Üst yönetici o departmana "kesme" göndermiştir.

Türkiye'nin herhangi bir yerindeki herhangi bir askeri birlik ya da karakola genel kurmay başkanının ansızın ziyaret edeceği haberi ulaşsa, oluşacak panik halde toz dumandan, gözün gözü göremeyeceğini tahmin etmek, güç değildir. Genel kurmay başkanı, orada işi "kesmiştir".

Cumhurbaşkanının, başbakanın ziyaret edeceği bir ilçeyi düşünün: Belediye yolları asfaltlar, trafik belki kesilir, trevatuvar'lar boyanır... Yerine göre; davullu zurnalı karşılama heyetleri, kurban kesme merasimleri... "Devlet baba" da o beldede işi "kesmeye" uğratmıştır. Yani; o an ondan daha önemlisi olmadığı için herşey, ziyaret sonuna kadar askıya alınmıştır.

Konuşan birinin sözünü "kesme" : Geçerli bir neden yoksa ciddi bir kabalık kabul edilir. Konuşmayı kesen söyleyeceği şeyin o an konuşulan ile mukayese edilemeyecek kadar önemli olduğuna emin olduğunda böyle bir teşebbüsün içine girmelidir.

Bilgisayar terminolojisinde de yoğun olarak kullanırız kesmeyi: Bilgisayarınızı kullanırken bir donanım arızası oluşması, saatin sürekli çalıştırılmak zorunda olunması, bir dosyayı sabit diskinizden yüklemeye çalışırken "bozulmuş disk alanı" nedeniyle hata alma, yazıcıya gönderdiğiniz sayfalarca dökümün ortalarında "kağıt bitti" uyarısı... Bunlar da kendi kulvarında kesmelerdir.

Otomobilinizde benzinin bitmesi, tüm konforuyla hareket eden aracınız için ciddi bir kesmedir. Lastiğin patlaması, gözünüze toz kaçması ciddi sürüş kesmeleridir.

Kısaca "kesme" her yerdedir. Bireysel, sosyolojik, biyolojik, mekanik, dijital dünyada... Çünkü insanın, etkileşimin, hayatın veya iş sürecinin olduğu her yerde zaman zaman bazı önceliklere göre "kesme", "lafı balla keser", araya girer. Bazı olası durumlar ve kişiler, diğerlerine göre önceliklidir. Onlar çağırdıysa herşeyi bırakıp yapmak, bitiminde kalındığı yerden devam etmek gerekir. Bu rütbesel öncelikler silsilesine uyum, süreçlerin ahengi bakımından önemlidir.

Derste hocanın söze girmesi, namazda abdestin kaçması da birer "kesme" üretir, işin akışını değiştirir, kısmi zamanlı bir kesintiye uğratır.

Kötü ve adalete inanmayan, başkalarının hakkına mütecaviz kalarak özünde çürük bir inanca sahip olunduğunun göstergesi, öz güvensizliğin sembolü, belki de civarınızdaki tecrübeleriniz nedeniyle size aşina gelecek olan, ilkel toplumların bir "kesme"si: "hamil-i kart yakınımdır" paraflı kartvizitler gayri ahlaki birer "kesme"dir. Öyleki, kimi zaman hak edenin yerine hak etmeyene imtiyaz verir, kapı ve yol açar, başkasının hakkını gasp aracı olur.

Bir hastanede, acı sirenlerle kapıya yanaşan ambulans bir "kesme" üretir ve işin akışını keserek acil müdahale gerektirir.

Ambulans, itfaiye, polis araçlarındaki flaşörlü sirenler de birer kamusal "kesme" üretir. Her nerede çalınmaya başlarsa, trafiğin normal akışının "kesilmesi", acil bir durumdan ötürü talep ediliyor, demektir. (Ah bir de, gereksiz yere kullanmasalar..)

Deprem, yangın ve her türlü doğal afet de birer "kesme" şüphesiz; karşılaşılması durumunda mutlak önceliği alırlar.

Ve bir insanın dünyadaki yaşamı boyunca alacağı en büyük kesme: Ölüm...

Yapılacak onca iş, planlar, projeler, geleceğe dair hayaller, kariyer, şan, şöhret, para, anlaşmalar... Beynin her hücresini meşgul eden ne kadar faaliyet var ise hepsinin, "ansızın" gelen ve hiçbir zaman "beklenmeyen", bir trafik kazası gibi bir anda gelişen ölüm karşısında tam anlamıyla "kesme"ye uğradığını, hatta diğerlerinden farklı olarak "anlamsızlaştığını" görmek gerekir.

Uğrunda bitap düşercesine koşturulan herşey bir anda durur, şapka düşer ve gerçek görünür, aslında çoğu kez bir zerre kadar değeri olmayanlar için oyun biter, ışıklar söner, sahne perdeleri kapanır.

Empati yapmalı; tam o noktayı yaşayan insanla ama tam o nokta: Bir an öncesi "kesilmemiş" akan hayatın içinde, peşinde koştukları ve bir an sonrası, dünyayı terk ediş... Ve ortasında son nefes: Ve cesurca sorun kendinize, o an fazladan bir nefes için vermeyeceğiniz şey olur mu? Bir tek nefes için, şu anda sağlıklı bir şekilde hesapsızca alıp verdiğiniz, bu işi yaparken hiç düşünmediğiniz o hayat emaresi, nefes...

Bu kesme tasvirim önemsiz geldiyse, tam sürat devam edin, kendi elinizle "kesmeyin" hayatı yer yer, durup düşünmek için. Nasıl olsa o son kesme bir gün çalacak kapınızı ve diğer örneklerim gibi geçici değil, kalıcı ve son bir "ara veriş" olacak sizin için.

Bunca yazıyı başka bir amaç için yazmıştım ama ölüme de dokunması güzel oldu sanırım. İnsanların birbirine ölümü hatırlatması; o son, en büyük, geri dönüşsüz, mutlak "kesme" öncesi "anlamlı işler ve izler" üretmesi konusunda muhataplarını motive edici olması kadar, ne güzel olabilir?

Oysa yazıma başlarken meramım şu idi: Ramazan'ı uğurladığımız şu günlerde farkına vardımki, benden beklenen türde yazılarıma ara vermişim bu ay. Hem Ramazan ayından hem de neredeyse Ramazan müddetince, gördüğüm öldürülmüş çocuklar, dram manzaralardan dolayı yazılarım "kesmeye" uğramış meğer, özellikle Filistin'deki dram üzerine odaklanmış ve teknik konuları es geçmişim, farkına yeni vardım.

Bu insani bir "kesme", böyle değerlendirilip mazur görülmeyi dilerim. Ramazan her açıdan duygusallığın yoğun yaşandığı bir süreç. Zaten eğer bu ay yapılan işler duygusallık getirmiyorsa, bir şeyler ters gidiyor demek değil midir, Ramazan'da.

Hayatımız bir kumaş misali: Kesip biçip, anlamlı bir elbise çıkarmaya çalışmak ve miras olarak bırakmak gerek, son "kesme" vakti insanlığa. Kimse elbisenin büyüklüğüne, küçüklüğüne, rengine, desenine, modeline söylenemez çünkü hepsi emek eseridir ve bir ömre bedeldir. Lakin bütün bir yaşam boyunca elbise dikmek diye bir derdi edinmeyerek hem bencilce sadece kendini örtmekle meşgul olup hem de tembelliği yoldaş edinip işte o, son ölüm "kesme"sine gelindiğinde, elde paçavra olmuş, halen ham bir kumaş ile kalakalmak ne hazin, utanılası, ayıplanısı bir sondur, "Oku!" denen ve kendinden gelişmesi, geliştirmesi beklenen insan için.

Ramazan "kesme"sinin sonuna geldiğimiz bu günlerde, şimdiden iyi bayramlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder