17 Ocak 2015 Cumartesi

HEPİMİZ BİLGİYİZ

Hepimiz kesinlikle birer bilgiyiz. Önce kendimizi, sonra familyamızı ve bölgemizi temsil ediyoruz.Yaş grubumuz, cinsiyetimiz adına birer örnek teşkil ediyoruz. Dakikada aldığımız nefes sayısından attığımız adıma kadar herşey bir bütün yağlıboya resmin birer fırça vuruşu olmalı.


Dünyaya bu gözle bakınca; insan bir garip oluyor. Kimin eli kimin cebinde pek belli değil. Dünyanın bir bölgesindeki üretim planlaması, diğer bir bölgesindeki tüketici alışkanlıklarına göre yapılıyor. Dünyanın insan yüzü görmemiş bir köşesindeki nadir bir canlıdan elde edilen küçük bir bilgi, insanlığa kök söktüren bir hastalığa şifa olabiliyor...

Sosyal yaşamda şirketler, kurumlar, insan toplulukları için yön verici olabilen, birlikte oluşturduğumuz ağların sağılmasıyla elde edilen anahtar bilgiler olabilecekken, mikro ölçekte hücre ve genlerimizin, atomların birbirleriyle ilişkilerinden doğan sınırsız bilgi kümeleriyle karşılaşılıyor. Makro ölçekte gezegenler, galaksiler ve bunlar arasındaki hareket bağlarını siz düşünün.

Dolayısıyla dünya tam bir bilgi ağı ve karmakarışık bir arapsaçı yapıyor yaşamı. Bilgi teknolojilerinin gelişmesine paralel olarak düşen bilgi işleme maliyetleri ve artan teknik yeterlilikler, yakın geçmişe kadar mümkün gibi görülmeyen derinliklere kadar oltaların atılarak bilgi avına çıkılmasını mümkün kılıyor.

Bu bilgiler doğru ellerde anlamlandırıldığında, yapanlara büyük avantajlar ve faydalar sağlayabiliyor. Bu nedenle bilginin savaşının olduğu, bilgi çöplüklerinden kimsenin dikkatini çekmeyen atıklardan dünyayı altüst edebilecek yeni sonuçlar çıkarmanın önem kazandığı önemli bir döneme girmiş bulunuyoruz. Deyimlerimize yansımış haliyle; nabzımızın kaç attığının her an birileri tarafından bilinmesine alışmak gerek belki de. Yeterki biz de damarlara yakın durup kalbin ritmini duyabilelim.

Cem TURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder