3 Şubat 2017 Cuma

ŞİİR: İKİ KİRACILI EV




Her insan, iki kiracılı ve bir sahipli bina
Hep bir çelişki, bitmek bilmez münakaşa.
Kiracılardan biri munis, aklı başında
Bir huyu nahoş, sükût eder belki çokça.

Diğeri nereden geldi bilmem, baş belası
Verilir mi böylesine ev, bana sorsalardı.
Her an cebelleşmede, sever hır çıkarmayı
Şu güzide binada ne fer ne huzur bıraktı.

Nalet, meydanı boş buldukça kükrer durur
Ne afiyet bırakır ne sürur ile uyutur.
Böylesine köslü kapı, pasını silmek zordur
Meydanı dar edip, köküne aşk onu susturur.

İnsan insana, dişe diş cenk için verilmedi
Ne bu celal, sağırlığın kime bu denli?
Boyu artmadı sonunda, yenişenin hiçbiri
Bitmez güç kavgan seni, gör ki senden etti.

Dön de bir bak haline, ağla ağlayacaksan
Seni sandıkta götürürlerken boş ne yapsan.
İnsan insana Cebrail, hal-i tebliğ için koşan
Bırak artık çekişmeyi, ol doğruda buluşan.

Ve tabi, her çiçek farklı saksıda boy atar
Kimi hak ile yoğrulur kimi şeytanı dost tutar.
İnsan odur ki Kitab-ı hakikat ne dese duyar
İşte ancak öylesi, içindeki kötü kiracıyı kovar.

Biz gelmedik dünyaya nefsi doyurmak için
Yıktığın beylere bak, söyler durur ne için.
Geldi insan dünyaya sormaya, neden niçin
İblisin kolundan kurtul da bir bak Allah için.

Dost eyleme gönül, eli daim şakşaklayanı
Bilmez misin, onlar arar kendine suç ortağı.
Seni kör kılar, göstermez olur has yaşamı
Bir de bakarsın, çengiyle tüketmişsin hayatı.

Bana dost gerek, dosttan gayri bir yontan
Gördü mü yanlışımı, orada durup uyaran.
İnsan insana rehber, değil yoldaş ile şeytan
Hepsi hüsranda diyen Asr, kıldı bunu ayan.

Ne nefisler tanıdım, Nemrut yanında sinmiş
Ne gururlar bildim, hakla bağlantıyı kesmiş.
Kibir bir kanser, girdiği hangi sine erişmiş
Bundan geçebilen ancak cennete girmiş.

Lâf-ı güzâf sanma bu sözü, bil ki ecel yakın
Dilde laçka, kalbin ikrar etmediği ahiret yakın.
Kifayet etmez, aslı bırakıp şekle döktüğün iman
Ancak kendi hilenin yüze vurulacağı gün yakın.

İşte yine, yırtıyor semayı hüzünlü bir selâ
Bilirim, umurunda değil; seninki olmadıkça.
Bir de gözyaşına söz edersin, bakıp şu timsaha
İnsan denir mi, doğruyu bilip ondan kaçana.

Gel, eyleme bu dünyayı kendine mezar
Olsun ektiğin tarla artık, üstünde bahar.
Beş ile sanmaktasın, oldu din sende karar
Öyle kolay değil, karşında bir umman var.

Öyle bir felç hali ki, umum reçeteye bayılır
Çevirmediği Mushaf yerine eteklere sarılır.
Bak-ara ve bul, orada süpürülür yalanlar
Simsar soytarıların daha nicesini batırır.

Ne ocaklar söner ne haneler biter, kime ne
Okumayan, okutmayan, müptela divaneye.
Hani sayarlar ya, Kitab'a iman altıda bir tane
Daha ilk söze uymayanda mı iman şahane?

İnsan bir fabrika, işler durur hammaddeyi
Dil ise gürültü, çıkar kullanınca makineyi.
Ancak muteber olur, uyarsa söz ile hali
Hal ki asıl ürün, boşver şu gıcırdayan dili.

Cem Turan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder