4 Şubat 2017 Cumartesi

ACI BİBER VE YOK HÜKMÜNDE İNSANLAR

  "Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre" lafından çok sıkıldım ama yine öyle başlasın cümlem. Evet, bu adamcağızlar ekseriyetimiz gibi ye, iç, keyfine bak, kapak at ve emeklilik bekle, uyuş ve uyuştur, kendin için yaşa ve yaşama bir katkı vermeden göçüp git felsefesinden uzakta tam 25 yıl boyunca binlerce kişiyi gözlemişler.

  Bu insanların yemek alışkanlıkları ile yaşam süreleri arasındaki bağıntıları ortaya çıkarmak için giriştikleri sabır dolu çalışma sonunda; acı yeme alışkanlığı kazanmış kişilerde anlamlı bir yaşam süresi uzaması tespit etmişler. Diğer bir ifadeyle; acı biber ile ölüm yaşı arasında bir ters orantı olduğunu düşündürecek bulgulara ulaşmışlar.

  Şimdilerde ise hummalı bir şekilde ilişkiyi daha da belirginleştirmeye, nedenlerini bulmaya çalışıyorlar.


  Bizdeki beyinleri şuursuz yaşama programlanmış, saf tüketen, çantasında maç kaçırmamak için uydu alıcısıyla dolaşan, elinden geyik muhabbbetleri için telefonunu düşürmeyen, düşünmeyi beyin damarlarını patlatabilecek tehlikeli bir iş olarak gören, nesiller içinde kasten üretilmiş "özürlü" zümre kendisine verilmiş ömrü çürütedursun, ancak bir soruya yanıt arayanın elini doldurabildiği bir müthiş ilim dünyasının içinde yüzdüğümüz aşikar.

  En çok da ibretle güldüren, bu miskinlerin "biz Müslümanıh" deyip mangalda kül bırakmaması, onu bunu "afaroz" etmeleri. Yahu sen daha ilk emir olan "İkra!" (Oku!)'dan itibaren yoldan çıkmış, iman edip onunla amel etmemişsen, fiili olarak reddetmişsen hangi ilmihal seni kurtaracak, kendini bir sanal gerçeklik kahramanı gibi sadece niceliklere, şekil ve şimale boğsan, ezbere sular seller gibi teyemmümün farzlarını saysan, tefekküre yabancı ve içi bomboş başı indirip kaldırsan ne olacak?!.. Tek bir ifadesini dahi kabul etmediğin, itibar etmediğin, eyleme dökmediğin Kuran'a gerçekten iman etmiş oldun mu? Ondan hareketle iman etmiş oldun mu? "Hiç düşünüp akıl etmez misiniz?" sorusuna yanıt arayışında olan her erdemli insan için yüzü kızarmadan bu sorulara muhatap olmak, mümkün bile değilken etrafınızda gördüğünüz pişkinliğe bakın!

  Ne acı söyledim değil mi, tıpkı biber gibi. Gerçekler acıdır; düşünmeyen bunları, kalplerinin bunları haykıran seslerini, hakaret yaygarası ile bastırmaya çalışır. Oysa hakikat hakikattir. Bir Yunus gibi garibin dediği "Araya araya bulsam seni" sözünden hiç nasip almamış, üzerinde "Dini=İslam" yazan kimliği kucağında doğmuş, tahkik etmeyi haram, taklit edip el etek öpmeyi hak yol sayanlar, ardından rahmet dilenesi değillerdir. Sadece kendilerini öyle görmekteler, görmek istemekteler, avutmaktalar; mutlak bir akıbeti görmezden gelerek.

  Düşünmeyen ve insalığa bir değer üretmeyi, bir bilinmezin peşine takılıp bir soruya yanıt aramayı kendisinden esirgemiş insanları hayat ve onu Yaratan için "yok hükmünde" olması, işte bundandır.

Cem TURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder