Önce hiç cismim yoktu, dünya
ölçüsüne gelecek
Kapladığım bir hacim yoktu,
alan yoktu; yer edinecek.
Ta ki bir gün milyonlarca
hücrenin kıran kırana yarışında
Kim derdi ki ben gibi biri,
hepsini geçip birinci gelecek.
Rakiplerimi geçtim üçer beşer,
nefes nefese
Sonunda ipi göğüsledim girip
bir balonun içine.
Meğer ne zor işmiş yokluktan
benliğe adım atmak
Ve annemin sıcaklığına
yayıldım; sere serpe.
Tatlı bir sıcak beşikteydim,
sallanır sağa sola; tıngır mıngır
Sallandıkça deniz, başım bir o
yana bir bu yana yaslanır
Hele bir de dalga vurdu mu ses
gelir benden, gluk gluk!
Bir noktadan başlayan
yolculuk, işte böyle yol alır.
Dokuz ay kadar, bir balıktan
farksızdım; yüzdüm
Olgunlaşan turşu gibi; büyüyüp
şişti, elim yüzüm.
Bir plankton misali, varla yok
arası noktadan
Oluştu bedenim; kol, ayak,
burun ve gözüm.
Astronot gibi bir hortumla
bağlamışlar beni
Arada bir sordum: Merkez,
orada herşey iyi mi?
Merkez beni duymayıp, annem
beni unutunca
Arada bir savurdum büyük balona
tekmemi.
Bir can olarak var olmak mı:
Hiç kolay deme
Sapasağlam göz açmak dünyaya,
tam bir mucize.
Belki milyarda bir ihtimal
var, sağlıklı doğmaya
O da gerçekleşince;
görecektiniz, herkeste bir neşe.
Bir gün bozdular benim beş
yıldızlı konforumu
Su boşalıp gitti, sanki biri kırdı
akvaryumu
Ortada kalakaldım, denizden
çıkmış balık
Sonunda biri çekti başımdan,
eliyle tuttu.
Eyvah dedim yakalandım; bir
balık güdüsüyle
Feryat figan, kendimi verdim
hüngürtüye.
Telefona sarıldım: Alo merkez,
cevap ver!
Meğer telini koparmış çoktan, köftehor
ebe.
İmdat dedim gidiyorum, susuz
yaşamadım böyle
Salladı tepetaklak bir güzel,
hekim alıp eline.
İşte o vakit, olanca kan
beynime boşaldı,
Belki pişman oldum, hücre
yarışına girdiğime.
Kaçarı yok artık, dönüş yok,
başa gelen çekilecek
İyisi mi ağlamayı bırak dedim,
bak resim çekilecek.
Zor işmiş nefes almak bile,
sanki ciğerim dağlandı
Dünyaya gelmek için ağır bir
bedeldi ki ödenecek.
Koydular beni ortaya, sanki
Karamürsel sepeti
Teyze, nine doldu ortalık;
kocaman balina gibi.
Hah dedim, geldik yerine; bu
dünya bir panayır
Karar verdim o vakit, durmaya
biraz mesafeli.
Lafı fazla uzatmadan,
sabırları pek taşırmadan
Az gidip uz gidip de yolu
fazla dolaştırmadan
Göz açıp kapayıncaya dek, ben
pek büyüdüm
Boy attım, babamın yeni sakalı
bile çıkmadan.
Başta herşey renkliydi, sanki
gökyüzündeydim
Büyükler pek tuhaftı, ben
başka alemdeydim.
Onlar üstünde dede resimli
kağıtları severken
Ben rengarenk balon, oyuncak peşindeydim.
Daha neler yansırdı benim
hayal perdeme
Bulutlardan resimler çizerdim,
gözlerimle
Çok geçmez; ağzını kapatırdı
pamuk tavşan
Rüzgarla kılık değiştirip
dönerdi bir kediye.
İyi kötü, dilim döndü kelimeye
teker teker
Önce anne baba, sonra dilim söyledi
neler.
Biy tıytıy düt itip dallayı
yedi kıtıy kıtıy uff
Her söylediğim bizimkilere
geldi bal, şeker.
Sağa sola derken bir gün
koltuktan tutup
Kalkıverdim ayağa, hop belimi
doğrultup.
Görecektiniz; aman bir alkış
koptu evde
Sanki ayak basmıştım Ay’a,
uçup konup.
Çok sürmedi elbet, herşeye
yeter oldum
Bir şey bırakmadım, bazen
kırıp bozdum.
İnanki anneciğim bilim aşkı
buna sebep
Sonunda bu işe de bir noktayı
koydum.
Söyledi babam ninni; uyusun da
büyüsün
İçimden geçirdim bazen; şimdi
görürsün
Bir de baktım baba geçmiş uyku
moduna
Meydan bana kaldı dedim, sen
büyüksün.
İlk sanat çalışmamı yaptım
evin duvarına
Resim sanki sürrealist, harcadım
epey çaba
Hala anlamadığım çığlık:
Evladım bu ne!
Galiba kuşak farkı, babam
biraz eski kafa.
Cicilerime bir haller oluyor,
sürekli çekiyor
Anneme sordum, dediki elbisen
küçülüyor.
Yatmadı mantığıma; kıyafet
küçülür mü?
Aslında büyüyen benim, annem
bilmiyor.
Annemin karnı şişti, babamla
birgün geldi
Diyet mi yapmıştı ki birden
böylece inceldi?
Babama mimik yaptım: O
elinizdeki de ne?
Kardeşin deyince bende ışık
geldi gitti.
Ne desem boş, kaçtı birden
ağız tadı
Bir ortak ile bölüştük canım
saltanatı.
Ne güzeldi, idim evde tek imparator
Oysa şimdi dama mı düştü
ayakkabı?
Yanılmışım, meğer ne güzel şeymiş
Hem bana sevgi hiç de
değişmemiş.
Babam öyle dedi, aldı beni
kucağına
O da ben gibi, Allah’tan
hediyeymiş.
Gün günü kovaladı, ben de
peşinden
Üç, dört yaş derken çıkmışım
beşten
Bizimkiler tuttu beni, karga
tulumba
Girdik bir binaya geçip bir bahçeden.
Anneme sordum neresi, dedi ki
okul
Babam önden seslendi, durma
sokul.
Görmediğim kadar uzun
koridordan
Geçip giderken, akıbetim bir
meçhul.
Ve okulun ilk günü, bendenizin
dramı
Kalbimi fırlatacak sandığım
bir çarpıntı.
Sonuç vermedi, istemem diye diretmem
Kurbanlık gibi çaresizce,
dizildik sıralı.
Öğretmen girdi içeri, gözleri
çakmak
Anneciğim söyle, iğne mi
yapacak?
Birazdan perde gibi yanakları
açıldı
Tebessümü oldu, inmeyen
bayrak.
O günden beridir şaşarım
halime
Babam daha önce getirmedi, niye?
Nasıl da kalmışım senden
uzakta
Sayıyorum o zamanı, körlüğüme.
Önce çizgi çubuk ve sonra
alfabe
Birden okumayı ben
söküverince,
Açıldı sanki bir perde,
başladı açlık
Bir daha hiç sönmedi aşkım
bilgiye.
Aradan yıllar geçti, göz açıp
kapar gibi
Neler yaşadık birlikte, sanki
rüya gibi.
O yabancı bakışlar oldu bana
kardeş
Sınıf dolusu arkadaş, tıpkı
ailem gibi.
Ondan öğrendim ki meğer
bireymişim
Küçük bedende atan koca
yürekmişim.
Meleklerin secde edip de
imrendiği
İnsan denen bambaşka değermişim.
Anladım; öğrenmek değil asıl
marifet
Herkes bir şey öğrenir, eğitim
keramet.
Dönüp de geriye, görünce tüm
geçmişi
Girmişiz bir yola senle, sonu
selamet.
Biz bir tohumduk, sen bir
güzel bahçe
Ekildik toprağına hayal ve
pırıltı cepte.
Öyle sardın ki çıkmamak ne mümkün
Filiz verdik hepimiz, başlar
bakar göğe.
Başkaları dur derken, sen uçun
dedin
Her acabamızda arkamızda
cesarettin.
İnanınca hayaller dönüverdi
gerçeğe
Şükran sana, inancına bizi
ortak ettin.
Şimdi geliyoruz bak, hepimiz
yanyana
Giriyoruz etrafında saygıyla
kol kola.
İlk bilgilerimiz ve kalbimizde
idealler
Sıradan olmayacağız, sözümüz
sana.
Razıydı köleliğe Ömer, bir
harf için
Sen sormayı öğrettin; neden,
niçin
Hesap edilmez ki işlediğin
değerler
Bir ederini bulamadık
verdiklerinin.
Eller şimdi havaya, niyet
ettik duaya
Biz senden razıyız, olsun
Mevla da
Kılsın bizi Fatih, seni de
Akşemseddin
Boyunca ardından yürütsün o
Hüda!
Ya Rabbi, “Oku!” diye
emrettiğin biz
Bize okumayı öğreten
öğretmenimiz.
Değil sade yazı ve okumak
dünyayı
Sevdiren o, sen de onu sev;
kefiliz!
Büyük yüreklerin küçük elleri
kalktı göğe
Biz günahsızların duasını tez
kabul eyle.
Akıbetini merak eden neyle
meşgul, baksın
Allahım, öğretmeye gönül
vereni aziz eyle.
İyi görürüz biz, olsak da
gözümüzü yumar
Selam olsun kalbimizi gördüren
mihmandar.
Buyurulmuş ki ancak dileyene
verilir ilim,
Ya Âlim, biz de senden dileriz
kıl hissedar.
Hak’tan aldığımızı hakça
halkla paylaşacak
Edindiklerimiz bize araç ki
amaç seni bulmak
Hiçbir zaman malayaniye
bağlanmamayı
Hal ile öğreten anne babamızdan
razı ol, Ey Hak!
Hepimiz öğreneniz ve öğreten,
başımız dik
Biz senin enginliğinde özgürce
şekillendik.
Seni hiç unutmayacağız ve
ayrılmayacak
Kenetlenmiş kalplerle bir ömür
biriz dedik!
Cem Turan